İYİLER KAZANACAK
Benim arkamda bir parti yok, partisiz purtusuz bir gariban yazarım.
Arkamda bir cemaat de yok.
Bir örgüt de yok.
Bir vakıf, bir düşünce kuruluşu, bir yayınevi, bir büyük gazete de yok arkamda.
Bir ideolojiye, bir dine bağlanmış insanların ‘dikkatle izlediği’ yazar da değilim, kimsem yok.
Sermaye grubu yok arkamda, çulsuzun biriyim.
Böyle bir yazarın, Mersin gibi bir taşra vilayetinde binlerce insana ulaşması mümkün mü?
***
O gün bir yazı kaleme aldım.
Yazının başlığı şöyleydi:
“Bir 50 kişi de benim ailem götürür!”
Büyük büyük laflar, beylik laflar, filozofça sözler yoktu o yazıda.
Bir ezber bozma yoktu.
Farklı bir şey yoktu.
Sadece benim değil, okuma yazma bilen, biraz vicdan taşıyan, biraz Anadolu kültürünü tanıyan herkesin yazabileceği bir yazıydı.
***
Ama o büyük laf etmeyen, ezber bozmayan, pek de filozofça olmayan yazı 22 bin kez okundu.
Sosyal medyada 500’den fazla insan o yazıyı paylaştı.
Neden?
Ne vardı o yazıda.
Kendimiz vardık.
“Ben kimseyi öldürmem, kimseyi götürmem, ben ancak bir insanı misafirliğe götürürüm” diyen iyi insanlar vardı.
Sahipsiz, kimsesiz, desteksiz, partisiz, cemaatsiz bir fukara yerel gazete yazarının yazısını 22 bin kişiye ulaştıran, iyi insanlardı.
Ben yazmadım aslında o yazıyı.
“Ben kimseyi öldürmem arkadaş” diyen iyi insanlar yazdı.
Sizi ilk kez “bir 50 kişi ….” yazınızla tanıdım.Dindarca yaşamıyorum ama yaşayabilsem çabam yok değil.Dindarlık burda en başta altyapısı evrensel ahlak ve hukuk olan üstü hangi dine inanıyorsa kişinin o dindeki kurallara uyum çabası.
O yazınız da bugünkü yazınız da o kadar basit ama bir o kadar derin naif çünkü aslında insan olarak yaratılmış insanların en büyük huzuru mutluluğu insan olarak kalmayı başarmaktır.Bunun aslında ne kadar mühim ve kolay olduğunu yazınızla o kadar güzel samimi anlatmışsınız ki beğenimi takdirimi anlatmaya muktedir değilim elinize yüreğinize sağlık.
Yüreğinize sağlık, gerçekten çok etkilendim.Varsin arkanızda o dediklerimiz hiçbir zaman olmasın..sizin yüreğiniz size yeter..birde sizin gibi biz garibanlar..