Abidin Yağmur yazdı: Devletin parası deniz!

“…Yani, devletin CHP’li belediyesinin 35 milyona yaptırdığı yeri beğenmeyip devletin MHP’li belediyesi eliyle yıktıran devlet, aynı yere, yıkılanın bir benzerini yapıyor, hatta daha sadesini yapıyor, 100 milyon liraya yapıyor. Yani… Bizim bir zamanlar Cemal’in Yeri diye bilip gidip çay içtiğimiz, ucuz şarapla dumanlamış kafamız esince çarpışan arabaya binip eğlendiğimiz o küçük burunun Mersin’e maliyeti tam tamına 135 milyon lira, enflasyon ve faiz farkı hariç. O aradaki 11 yılda orada bir Mersinli şöyle ağız tadıyla oturup bir çay içebilmiş midir, bir kulaç atabilmiş midir dersen… Tövbeler olsun ki yok!..”
ABİDİN YAĞMUR
2009 ya da 2010 yılı olmalı…
Tarihi taş binada, küçük bir salonda Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısı var.
Dönemin başkanı Macit Özcan bir teklif getiriyor meclise:
“Filanca bankadan 20 milyon lira borçlanma için tarafıma yetki verilmesi…”
20 milyon fena para değil…
İyi para…
“Ne için kullanacaksınız” diyenler oluyor.
Macit Bey açıklıyor:
“Deniz Park yapacağız. Aquapark yani. Çamlıbel’i ve çarşıyı canlandıracak bir proje. Lunapark alanına yapacağız.”
O zamanlar orada, Atatürk Parkı ile Orduevi arasındaki yarı doğal, yarı yapay küçük burunda lunapark var. Çay ocakları var. Ufak bir kumsal var.
*
Borçlanma yetkisi meclisten geçiyor.
O zamanlar meclis toplantıları televizyonlardan, sosyal medyadan canlı yayınlanmadığı için meclisler pek tartışmalı geçmiyor.
Abdullah Özdemir dışında konulara eğilen, irdeleyen, tartışan, notlar çıkaran meclis üyesi de yok zaten.
*
Birkaç ay sonra Deniz Park için inşaat çalışmaları başlıyor.
Olimpik havuz, dalgalı havuz, çocuk havuzu, kafeterya, soyunma odaları, duşlar…
Küçük kumsala inen merdivenler…
Su kaydırakları…
*
Bir tek o su kaydırakları itici, kötü görünüyor.
Ama projenin bütünü iyi gibi.
Yaz sıcağında Mersinliler için farklı bir mekân, şehir merkezini canlandıracak bir proje.
Fakat biraz pahalı mı oldu ne?
35 milyon liraya patladı!
*
Macit Bey proje için iddialı…
“Prestij projem” diyor.
Hatta 2014 yerel seçimlerine 6 ay varken, dördüncü dönem için adaylığı henüz ilan edilmemişken, CHP’nin üst yönetimini Deniz Park’ta ağırlıyor.
Hatta bugün Büyükşehir Belediye Başkanı olan Vahap Bey de orada.
Birkaç ay sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu da orada ağırlayacak Macit Bey.
“Prestij projem” dediği Deniz Parkı gezdirecek.
*
Fakat bir sorun var…
Yargı, CHP’li belediyenin bu tesisi açmasına izin vermiyor.
Gerekçe:
Kıyı kanununa aykırı yapılar var…
CHP’li belediye itiraz ediyor ama yok, Danıştay Nuh diyor peygamber demiyor.
*
O arada yerel seçimler tamamlanıyor.
CHP’li Özcan’ın 3 dönemlik başkanlığı bitiyor…
MHP’li Kocamaz’ın başkanlığı başlıyor…
*
Kocamaz’ın göreve gelir gelmez ilk işi devri sabık yaratmak.
Macit Özcan dönemine ilişkin öyle büyük bir karalama kampanyası yürütüyor ki, CHP’liler bile kampanyaya katılıyor.
Devri sabık kampanyasına bir simge lazım tabi.
Macit Özcan’ın dolayısıyla CHP’nin israfçı, iş bilmez, basiretsiz olduğunu ispatlayacak bir şeyler lazım Kocamaz’a.
Aradığı, tarihi taş binanın güneybatısında duruyor:
Deniz Park!
*
Kocamaz talimat veriyor, dozerler, kepçeler Deniz Park’a giriyor.
Vuruyor Allah vuruyor…
Kırıyor Allah kırıyor…
Fakat havuzlar filan öyle kolay kolay yıkılmıyor.
Bu kez taş, toprak, moloz ne varsa dolduruyorlar havuzlara.
Kocamaz yönetimi, “Cehape zihniyeti Mersin’i 35 milyon lira zarara uğrattı” diye kampanya yapıyor medyada.
Fakat pek oralı olmuyor şehir ahalisi.
Kocamaz’ın devri sabık kampanyası için kullandığı gösteri unsurundan geriye moloz yığınları, insan boyu otlar, bir de duvar yazıları kalıyor:
“Civcivleri boyamasanıza…”
*
Aradan 3 sene geçiyor…
Tarihi Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın yerine Millet Bahçesi yapılmasına karar veriliyor.
O arada Deniz Park’ın arazisi de çarpıyor TOKİ’nin gözüne.
Millet Bahçesinin 2. Etabı oluyor o bölge.
Millet Bahçesi kuruluyor: Kafeteryası, mescidi, oturma ve spor grupları içinde.
Yaklaşık 100 milyon liraya patlıyor!
Yani, devletin CHP’li belediyesinin 35 milyona yaptırdığı yeri beğenmeyip devletin MHP’li belediyesi eliyle yıktıran devlet, aynı yere, yıkılanın bir benzerini yapıyor, hatta daha sadesini yapıyor, 100 milyon liraya yapıyor.
Yani…
Bizim bir zamanlar Cemal’in Yeri diye bilip gidip çay içtiğimiz, ucuz şarapla dumanlamış kafamız esince çarpışan arabaya binip eğlendiğimiz o küçük burunun Mersin’e maliyeti tam tamına 135 milyon lira, enflasyon ve faiz farkı hariç.
O aradaki 11 yılda orada bir Mersinli şöyle ağız tadıyla oturup bir çay içebilmiş midir, bir kulaç atabilmiş midir dersen…
Tövbeler olsun ki yok!
*
Hani bir fıkra var.
Ayrıntısına girmeyeceğim de sonunda maraba ağasına diyor ki:
“Ağam şehre giderken araba senindi. Şehirden dönerken de araba senin. Öyleyse biz bu şeyi niye yedik?
Mersin’in Cemal’in Yeri’nden Deniz Parka, oradan da Millet Bahçesine uzanan serüveni de olmuş o hesap.
Madem sonu böyle olacaktı…
Biz bu şeyi niye yedik gardaş?