Asgari ücret masalı

“…Enflasyonu ve elbette mutfak yangınını önceden gördüler, ocak ayında asgari ücreti 4250 liraya çıkardılar. Temmuz’a geldik, o 4250 lira enflasyon karşısında pula döndü, ileri görüşlü hükümetimiz asgari ücrete bir zam daha için düğmeye bastı….”
ABİDİN YAĞMUR
Anadolu’da nesillerdir bilinen, nesillerdir kulaktan kulağa söylenegelen bir tekerleme vardır:
-Komşu, komşu…
-Hu hu!
-Oğlun geldi mi?
-Geldi.
-Ne getirdi?
-İnci, bocuk.
-Kime, kime?
-Sana, bana.
-Başka kime?
-Kara kediye.
-Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı.
-Ağaç nerede?
-Balta kesti.
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti, kül oldu!
*
Hükümetimiz ileri görüşlü.
Enflasyonu ve elbette mutfak yangınını önceden gördüler, ocak ayında asgari ücreti 4250 liraya çıkardılar.
Temmuz’a geldik, o 4250 lira enflasyon karşısında pula döndü, ileri görüşlü hükümetimiz asgari ücrete bir zam daha için düğmeye bastı.
Bastı da zamlar durmadı ki ne çare?
*
Mersin’de mesela…
Asgari ücrete ara zam gelmeden…
Ekmeğe ara zam geldi, ekmek 3 liradan 4 liraya çıktı.
Yemedi, bir de dolmuşa ara zam geldi, dolmuş ücreti 6 liradan 8 liraya çıktı.
Yani asgari ücrete ara zam gelmeden Mersinli dar gelirlinin parası pul oldu.
Zam gelmeden, daha yoldayken eridi.
*
E bize de bu asgari ücret masalının sonunda bir tekerleme düzmek düştü.
-Fakir fukara…
-Hu, hu!
-Zammın geldi mi?
-Geldi, geldi…
-Kime, kime?
-Asgari ücretliye.
-Başka kime?
-Dul, yetim ve emekliye.
-Hayallerin nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-Maaş içti.
-Maaş nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti, pul oldu!