RED OYU
2020 yılında karşı karşıya kaldığımız önemli tarihsel momentlerden biri hatta en önemlisi yaşadığımız pandemi. Ekonomik, siyasal, toplumsal, psikolojik, kültürel çok yönlü kritik sonuçları olacak, birçok alt-üst oluşu içerisinde barındıran bu küresel kriz dünya genelinde ve ülkemizde sarsıcı gelişmelere gebe. Kapitalizmin kendi krizinden çıkış stratejisi olarak devreye sokulan neo-liberal politikaların sebep olduğu açlık, yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik üstüne gelen salgın daha da derinleştirdi yarayı. Yoksulluk ve yoksunluğu bir arada yaşıyoruz. Eksikliğini hissettiğimiz o kadar çok şey var ki ve eksikliğini gideremediğimiz için yaşadığımız yoksulluk.
Covid-19, kitleler nezdinde egemenlerin gerçek yüzünü şimdiye değin belki de hiç olmadığı kadar ortaya dökmeye başladı. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum açlık koşullarından daha da ileri giderek, ölüm-kalım gerçekliğine dönüştü. İktidar krizi yönetemedi.
İktidarın bu süreçte halkla kurduğu ilişki biçimi ve ekonomik hamleleri bu yıkıcı durumla baş edebilme yetilerinin ne kadar zayıf olduğunu ortaya koydu. CHP’li belediyelerin ise kriz döneminde gösterdikleri özveri, çaba, örgütlülük ve sonrasında gelen başarısı böylesi durumlarda halkı önceleyen tavırla ne kadar başarılı olabileceklerini gösterdi.
Mersin özelinde yürütülen pandemi ile mücadelede Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyeleri inanılmaz bir özveri ve bilinçle hareket etti. Ancak önlem almak isteyen, kent halkını önceleyen, bu küresel salgının derin izler bırakacak sosyal, ekonomik ve siyasi krizlerini hafifletmeye çalışan Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Vahap Seçer engellenmeye çalışıldı. Covid-19 salgınının bir sağlık krizinden çok daha fazlası olduğunun bilinci ile bu krizin olası sonuçlarını hafifletmek için canhıraş uğraşan Vahap Seçer’e 16 Mayıs 2020’de gerçekleşen olağanüstü toplantıda Büyükşehir Belediye Meclisi borçlanma yetkisini vermedi. Halk yararına çalıştığını, Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin gelirlerinin düştüğünü, pandeminin tesirlerinin henüz tam olarak görülmediğini, kent halkının daha da zor durumda kalmasını istemediğini ve halk yararına halk için bu borçlanmayı istediğini, kendisine güvenilmesi gerektiğini defalarca yinelemesine rağmen Cumhur İttifakı hoş olmayan siyasi bir üslupla hayır dedi. Red oyu veren Meclis üyeleri adına yaşanan büyük bir kırılma ve savruluştu. Tüm stratejilerini “kentin bekası” söylemi üzerine kurmuş olan Cumhur İttifakının stratejisinin çöktüğü andı. Halkın boğazını daha da sıkmak manasına gelen siyasi hamleleri zalimlik olarak o Meclisi izleyen herkesin ve kesimin kafasına kazındı ve bunun siyasi sonuçları da olacaktır.
Zalime karşı mazlumun saflarında olma örgüt terbiyesi almış her birimizin şiarıdır. Sabır, kararlılık ve fedakarlık özelliği bu dönemin biriktirdikleridir. Sayın Vahap Seçer yaptığı iyilerle akılda kalırken, zalimliğin mirası da bu siyasal tutumu ile red oyu veren Meclis üyelerine kalacaktır. Aynı adaletsiz tutumu yeniden üretmeleri halinde biz sorarız; HALK bu tutumun neresinde? HALK sorar: Biz açlık, yoksulluk, işsizlikle yoksunlaşırken AKP ve MHP’li meclis üyeleri nerede?
Biz Vahap Seçer’i iyi tanıyoruz. Biliyoruz ki bütün engellemelere karşın kent halkı için azimle çalışmaya devam edecek. Direnecek. Direniş gücünü havadan almaz. Düşünceden, azimden, inançtan, sevdadan alır. O bağlılık, kararlılık ve sevda da Vahap Seçer’de vardır.
Körü körüne genel merkezlerinin verdiği emirle kendi kent halkı için yapılacak şeyler için borçlanma şansını vermeyen bu kardeşlerimiz yarın yüzümüze bakacak yüzleri var mı? Merak ediyorum. Hoşça kalın.